Haberin ikinci bölümüne buradan ulaşabilirsiniz.
+972 Magazine ve Local Call tarafından yapılan bir araştırmaya göre, İsrail ordusunun sivil hedefleri bombalama yetkisinin genişletilmesi, olası sivil kayıplara ilişkin kısıtlamaların gevşetilmesi ve öncekinden daha fazla hedef üretmek için bir yapay zeka sisteminin kullanılması, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik mevcut saldırısının ilk aşamalarındaki tahribata katkıda bulunmuş gibi görünüyor. Büyük ihtimalle, görevdeki ve emekli olmuş pek çok İsrail istihbarat mensubunun da dile getirdiği bu faktörler, Nekbe’den bu yana Filistinlilere karşı yürütülen en ölümcül askeri harekatlardan birinin gerçekleşmesinde rol oynadı.
+972 ve Local Call tarafından yapılan araştırma, Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin tanıklıkları, veriler, belgeler ve İsrail Ordu Sözcüsü ile diğer İsrail devlet kurumlarının resmi açıklamalarına ek olarak, İsrail’in kuşatma altındaki Gazze Şeridi’ndeki operasyonlarında yer alan askeri istihbarat ve hava kuvvetleri personeli de dahil olmak üzere, İsrail istihbarat camiasının mevcut ve eski yedi üyesiyle yapılan görüşmelere dayanıyor.
İsrail’in Gazze’ye yönelik önceki saldırılarıyla karşılaştırıldığında, İsrail’in “Demir Kılıç Operasyonu” olarak adlandırdığı ve 7 Ekim’de Hamas öncülüğünde İsrail’in güneyine yapılan baskının ardından başlayan mevcut savaş, ordunun askeri nitelik taşımayan hedeflere yönelik bombardımanını önemli ölçüde arttırdığını gösteriyor. Bu hedefler arasında özel konutların yanı sıra kamu binaları, şehir altyapısı ve ordunun “stratejik hedefler” (“matarot otze”)2 olarak tanımladığı yüksek bloklar da yer alıyor.
Geçmişte bu yöntemin Gazze’deki uygulamalarını ilk elden tecrübe etmiş olan istihbarat kaynaklarına göre, “stratejik hedefler”in bombalanması esas olarak Filistin’deki sivil topluma zarar vermeyi amaçlıyor: Bir kaynağımız asıl amacın güçlü bir şekilde yankılanacak ve “sivillerin Hamas üzerinde baskı kurmasına yol açacak” bir “şok yaratmak” olduğunu ifade ediyor.
İsimlerinin gizli kalması kaydıyla +972 ve Local Call’a konuşan kaynakların birçoğu, İsrail ordusunun Gazze’deki potansiyel hedeflerin büyük çoğunluğu hakkında—ki buna evler de dahil—, yapılacak saldırıda ölmesi muhtemel sivillerin sayısını belirten dosyalara sahip olduğunu doğruladı. Bu sayı ordunun istihbarat birimleri tarafından önceden hesaplanıyor ve ordu bir saldırı gerçekleştirmeden kısa bir süre önce kabaca kaç sivilin öleceğini biliyor.
İsrail’in Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta düzenlediği hava saldırısının yol açtığı yıkıma Filistinlilerin gösterdiği – 11 Kasım 2023 [Fotoğraf: Abed Rahim Khatib/Flash90]
Kaynaklar tarafından anlatılan bir vakada, İsrail askeri yetkilileri tek bir üst düzey Hamas komutanına suikast düzenlemek amacıyla yüzlerce Filistinli sivilin öldürülmesine bilerek onay vermiş. Bir kaynak, “Daha önceki operasyonlarda üst düzey bir Hamas yetkilisine yönelik bir saldırının parçası olarak göze alınan zayiat düzinelerce sivildi, bu sayı yüzlerle ifade edilecek boyutlara ulaştı” diyor.
Bir başka kaynak ise “Hiçbir şey tesadüf değil” diyor. “Gazze’de bir evde 3 yaşında bir kız çocuğu öldürüldüğünde, bunun nedeni ordudan birinin onun öldürülmesinin önemli olmadığına veya başka bir hedefi vurmak için bunun ödenmeye değer bir bedel olduğuna karar vermesidir. Biz Hamas değiliz. Bunlar rastgele roketler değil. Her şey kasıtlı olarak yapılıyor. Her evde ne kadar sivil zayiat olacağını çok iyi biliyoruz.”
Soruşturmaya göre, Gazze’deki sivil yaşantıya verilen bu büyük zararın ve bu kadar fazla hedef belirlenebilmesinin bir başka açıklaması da büyük ölçüde yapay zeka üzerine inşa edilen, eskiye kıyasla müthiş oranda ve neredeyse otomatik olarak hedef “üretebilen” “Habsora” (“İncil”) adlı bir sistemin yaygın olarak kullanılması. Eski bir istihbarat subayının tanımıyla bu yapay zeka sistemi, bir “bir kitle infaz fabrikası” imkan sağlıyor.
Kaynaklara göre Habsora gibi yapay zeka sistemlerinin giderek daha fazla kullanılması, ordunun en alt kademedeki Hamas üyelerinin bile yaşadığı evlere büyük çaplı saldırılar düzenlemesine olanak sağlıyor. Ancak Gazze’deki Filistinlilerin ifadeleri, ordunun 7 Ekim’den bu yana Hamas ya da başka bir direnişçi grubun bilinen ya da görünen hiçbir üyesinin ikamet etmediği çok sayıda özel konuta da saldırdığını gösteriyor. Kaynakların +972 ve Local Call’a teyit ettiği üzere, bu tür saldırıların ailelerin tamamen yok edileceği bilinerek yapılıyor olması muhtemel.
Kaynaklar, hedef alınan bu evlerin çoğunlukla herhangi bir askeri faaliyetle ilişiği olmadığını da sözlerine ekliyor. Bu uygulamayı eleştiren bir kaynak, “Bunun biz (İsrailli askerler) hafta sonu evimize gidip yatarken, Filistinlilerin gelip ailelerimizin evlerini bombalamasından ne farkı var diye düşündüğümü hatırlıyorum” diyor.
Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentinde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan bir binanın enkazındaki Filistinliler – 11 Kasım 2023 [Fotoğraf: Abed Rahim Khatib/Flash90]
Bir başka kaynak ise; üst düzey bir istihbarat yetkilisinin 7 Ekim’den sonra subaylarına amacın “mümkün olduğunca çok Hamas mensubunu öldürmek” olduğunu ve bunun için Filistinli sivillere zarar verme kriterlerinin önemli ölçüde gevşetildiğini söylediğini aktarıyor. Dolayısıyla, “hedefin nerede olduğuna dair [noktasal değil] genel tespitlere dayanarak sivilleri öldürdüğümüz durumlar var. Daha doğru bir nokta tespiti yapmak için biraz daha fazla çabalamak yerine zaman kazanmak için yapılıyor bu.”
Bu politikaların sonucu olarak 7 Ekim’den bu yana Gazze’de çok sayıda insan hayatını kaybetti. Son iki ay içinde 300’den fazla aile İsrail bombardımanlarında en az 10 ferdini kaybetti ki bu sayı İsrail’in Gazze’ye yönelik en ölümcül savaşı olan 2014’teki rakamın 15 katı. Bu yazının yazıldığı sırada, savaşta hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısı yaklaşık 15.000.
Bir kaynak “Tüm bunlar IDF’nin geçmişte kullandığı protokole aykırı olarak gerçekleşiyor” diyor: “Ordudaki üst düzey yetkililerin 7 Ekim’deki başarısızlıklarının farkında oldukları ve İsrail kamuoyuna itibarlarını kurtaracak bir zafer imajını nasıl sunacakları sorusuna cevap aradıkları yönünde bir his var.”
“Yıkım için bir bahane”
İsrail Gazze’ye yönelik saldırısını 7 Ekim’de Hamas öncülüğünde İsrail’in güneyine düzenlenen operasyonun ardından başlattı. İsrail’deki İnsan Hakları İçin Hekimler3 adlı derneğinin raporuna göre, roket yağmuru altında gerçekleşen bu saldırı sırasında Filistinli militanlar 840’tan fazla sivili ve 350 ordu mensubunu öldürdü, sivil ve asker olmak üzere yaklaşık 240 kişiyi Gazze’ye kaçırdı ve tecavüz de dahil olmak üzere yaygın cinsel şiddet uyguladı.4
İsrail’deki karar alıcılar, 7 Ekim saldırısından hemen sonra, bu saldırıya verilecek karşılığın geçmiştekilerle kıyaslanamayacak boyutta olacağı ve Hamas’ın tamamen yok edilmesi amacını taşıyacağını ilan ettiler. İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, “Atışlarımızın isabetli olmasına değil oldukça fazla hasar vermesine odaklanıyoruz” dedi. Ordu da bu açıklamaları hızlıca eyleme döktü.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Devlet Bakanı Benny Gantz Savunma Bakanlığı’nda ortak bir basın toplantısı düzenlerken – Tel Aviv, 11 Kasım 2023 [Fotoğraf: Marc Israel Sellem/POOL]
+972 ve Local Call’a konuşan kaynaklara göre Gazze’de İsrail uçakları tarafından vurulan hedefler kabaca dört kategoriye ayrılıyor. Birincisi; silahlı militan hücreleri, silah depoları, roket rampaları, tanksavar füze rampaları, fırlatma çukurları, havan topları, askeri karargahlar, gözlem noktaları gibi standart askeri hedefleri içeren “taktik hedefler”.
İkincisi ise “yeraltı hedefleri”. Yani özellikle Hamas’ın Gazze’deki mahallelerin ve sivil konutların altlarında kazdığı tüneller. Bu hedeflere yönelik hava saldırıları tünellerin üzerindeki ya da yakınındaki evlerin yıkılmasına yol açabiliyor.
Üçüncüsü, şehirlerin kalbindeki yüksek binalar, toplu konutlar, üniversiteler, bankalar ve devlet daireleri gibi kamu binalarını içeren “stratejik hedefler”. Geçmişte “stratejik hedefler”e yönelik saldırıların planlanmasında ya da gerçekleştirilmesinde görev almış üç istihbarat kaynağına göre bu tür hedeflerin vurulmasının ardındaki fikir, Filistin toplumuna yönelik kasıtlı bir saldırının Hamas üzerinde “sivil baskı” oluşturacağı inancı.
Son kategori “aile evleri” ya da “yetkililerin evleri”. Bu saldırıların amacı, Hamas ya da İslami Cihad mensubu olduğundan şüphelenilen tek bir kişiye suikast düzenlemek için özel konutları yok etmek. Ancak Filistinlilerin ifadelerine göre, mevcut savaşta öldürülen bazı aileler arasında hiçbir örgüt mensubu bulunmuyor.
Mevcut savaşın ilk aşamalarında İsrail ordusunun üçüncü ve dördüncü kategorideki hedeflere özel bir önem verdiği görülüyor. İsrail Ordu Sözcüsü tarafından 11 Ekim’de yapılan açıklamaya göre, çatışmaların ilk beş gününde bombalanan hedeflerin yarısı—toplam 2.687 hedeften 1.329’u—“stratejik hedefler”di.
Filistinliler Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus’ta İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan binaların enkazının arasında yürürken – 28 Kasım 2023 [Fotoğraf: Atia Mohammed/Flash90]
İsrail’in Gazze’deki önceki saldırılarına katılmış bir kaynak “Bizden, yalnızca bir katında Hamas’a atfedilebilecek bir hareketlilik bulunan yüksek binalar aramamız isteniyordu” diyor. “Bazen bu bir militan grubun sözcüsünün ofisi ya da ajanların buluştuğu bir nokta olabiliyor. Anladığım kadarıyla bu, ordunun Gazze’de çok fazla yıkım yaratabilmesini sağlayan bir bahane. Bize söyledikleri buydu.”
“Eğer tüm dünyaya 10. kattaki İslami Cihad ofisinin önemli bir hedef olmadığını, ancak varlığının, sırf bina içinde yaşayan sivil aileler Filistin’deki örgütlere karşı tepki göstersinler diye tüm binanın yıkımı için bir gerekçe olduğunu söyleselerdi, bunun kendisi terörizm olarak görülürdü. Bu yüzden bunu söylemiyorlar” diye ekliyor kaynak.
IDF istihbarat birimlerinde görev yapmış çeşitli kaynaklar, en azından mevcut savaşa kadar, ordu protokollerinin “stratejik hedefler”e yalnızca binanın boş olduğu durumlarda saldırılmasına izin verdiğini söylüyor. Ancak Gazze’den gelen tanıklıklar ve videolar, 7 Ekim’den bu yana bu hedeflerden bazılarının, içinde yaşayanlara önceden haber verilmeden vurulduğunu ve bunun sonucunda tüm ailelerin öldüğünü gösteriyor.
Resmi ve kamuya açık verilerden konutların geniş çaplı olarak hedef alındığı anlaşılıyor. Gazze’deki sağlık hizmetlerinin çökmesi nedeniyle Gazze Sağlık Bakanlığı 11 Kasım’da ölü sayılarını açıklamayı bıraktı. Ardından bu görevi üstlenen Gazze Hükümet Medya Ofisi’ne göre, 23 Kasım’daki geçici ateşkes yürürlüğe girdiğinde İsrail Gazze’de 14.800 Filistinliyi öldürmüştü; bunların yaklaşık 6.000’i çocuk, 4.000’i kadındı ve bu iki grup toplam kayıpların yüzde 67’den fazlasını oluşturuyordu. Her ikisi de Hamas hükümetinin himayesinde olan Sağlık Bakanlığı ve Hükümet Medya Ofisi tarafından verilen rakamlar İsrail’in tahminleriyle önemli ölçüde uyuşuyor.
Gazze Sağlık Bakanlığı ayrıca ölenlerin kaçının Hamas’ın ya da İslami Cihad’ın askeri kanatlarına mensup olduğunu belirtmiyor. İsrail ordusu 1000 ila 3000 arasında Filistinli militanı öldürdüğünü tahmin ediyor. İsrail basınında yer alan haberlere göre, ölen militanların bir kısmı enkaz altında ya da Hamas’ın yeraltı tünel sisteminde gömülü olduğu için resmi sayımlarda yer almıyor.
İsrail’in Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentinde yer alan Şabura mülteci kampındaki bir eve düzenlediği hava saldırısının ardından Filistinliler çıkan yangını söndürmeye çalışırken – 17 Kasım 2023 [Fotoğraf: Abed Rahim Khatib/Flash90]
İsrail’in Gazze’de 11.078 Filistinliyi öldürdüğü 11 Kasım’a kadar olan döneme ilişkin BM verileri, İsrail’in mevcut saldırısında en az 312 ailenin 10’dan fazla ferdini kaybettiğini belirtiyor. 2014’teki “Koruyucu Hat Operasyonu” sırasında Gazze’de 10’dan fazla ferdini kaybeden aile sayısı 20 idi. BM verilerine göre en az 189 aile altı ile dokuz kişi arasında, 549 aile ise iki ile beş kişi arasında kayıp verdi. 11 Kasım’dan bu yana yayınlanan kayıp rakamları için güncellenmiş bir analiz henüz yayınlanmadı.
“Stratejik hedefler”e ve özel konutlara yönelik yoğun saldırılar, İsrail ordusunun 13 Ekim’de Gazze Şeridi’nin kuzeyinde yaşayan ve çoğunluğu Gazze Şehri’nde ikamet eden 1.1 milyon kişiye evlerini terk ederek Şerit’in güneyine taşınmaları çağrısında bulunmasıyla aynı zamana denk geldi. O tarihe kadar rekor sayıda “stratejik hedef” bombalanmış ve aralarında yüzlerce çocuğun da bulunduğu 1.000’den fazla Filistinli öldürülmüştü.
BM’ye göre 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’nin büyük çoğunluğu (1.7 milyon Filistinli) Gazze içinde yerinden edildi. Ordu, Şerit’in kuzeyinin boşaltılması talebinin sivillerin hayatını korumayı amaçladığını iddia ediyor. Ancak Filistinliler bu kitlesel göçü yeni bir Nekbe’nin, yani bölgenin bir kısmının ya da tamamının etnik olarak temizlenmesi girişiminin bir parçası olarak görüyor.
“Sırf bunun için yüksek bir binayı yıktılar”
İsrail ordusu çatışmaların ilk beş gününde Gazze Şeridi’ne 6000 bomba atıldığını söylüyor. Bu bombaların toplam ağırlığı 4000 ton. Medya kuruluşları ordunun mahalleleri tümüyle yerle bir ettiğini bildiriyor; Gazze merkezli Al Mezan İnsan Hakları Merkezi’ne göre bu saldırılar “yerleşim bölgelerinin tamamen yok edilmesine, altyapının tahrip edilmesine ve bölge sakinlerinin toplu olarak öldürülmesine” yol açıyor.
Al Mezan’ın belgelerine ve Gazze’den gelen sayısız görüntüye göre İsrail; Gazze İslam Üniversitesi’ni, Filistin Barosu’nu, BM’nin seçkin öğrencilere yönelik bir eğitim programı için kullandığı bir binayı, Filistin Telekomünikasyon Şirketi’ne ait bir binayı, Ekonomi Bakanlığı’nı, Kültür Bakanlığı’nı, yolları ve özellikle Gazze’nin kuzey mahallelerindeki düzinelerce yüksek bina ve evi bombaladı.
İsrail’in 20 Ekim’de düzenlediği hava saldırısında yıkılan el-Emin Muhammed Camii’nin kalıntıları – Han Yunus mülteci kampı, 31 Ekim 2023 [Fotoğraf: Mohammed Zaanoun/Activestills]
Çatışmaların beşinci gününde İsrail Ordu Sözcüsü, İsrail’deki askeri muhabirlere Gazze’deki Şucaiyye ve (bölgedeki bir camiden ismini alan) el-Furkan gibi mahallelerin “öncesi ve sonrası”na dair uydu görüntülerini dağıttı ve bu görüntülerde düzinelerce yıkılmış ev ve bina görüldü. İsrail ordusu Şucaiyye’de 182, el-Furkan’da ise 312 “stratejik hedef” vurduğunu açıkladı.
İsrail Hava Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Omer Tishler askeri muhabirlere yaptığı açıklamada tüm bu saldırıların meşru askeri hedeflere yönelik olduğunu ancak aynı zamanda tüm mahallelerin “cerrahi bir titizlikle değil büyük ölçekte” saldırılarla vurulduğunu söyledi. İsrail Ordu Sözcüsü, 11 Ekim’e kadar askeri hedeflerin yarısının “stratejik hedefler” olduğunu belirterek, “Hamas için terör yuvası görevi gören mahallelerin” vurulduğunu ve “harekat karargahlarına”, “harekat mallarına” ve “terör örgütleri tarafından konutlarda kullanılan mallara” zarar verildiğini söyledi. İsrail ordusu, 12 Ekim’de ikisi örgütün siyasi kanadından olmak üzere üç “üst düzey Hamas üyesini” öldürdüğünü duyurdu.
Ancak İsrail’in dizginlenemeyen bombardımanına rağmen, savaşın ilk günlerinde Gazze’nin kuzeyinde Hamas’a ait askeri altyapıya verilen zararın çok az olduğu görülüyor. +972 ve Local Call’a konuşan istihbarat kaynakları, “stratejik hedefler”in bir parçası olan askeri hedeflerin daha önce birçok kez sivil halka zarar vermek için incir yaprağı5 olarak kullanıldığını söylüyor. Eski bir istihbarat yetkilisi “Hamas Gazze’nin her yerinde; içinde Hamas’a ait bir şey bulunmayan bina yok, dolayısıyla yüksek bir binayı hedef haline getirmenin bir yolunu bulmak isterseniz bunu yapabilirsiniz” diyor.
Geçmişte “stratejik hedefler”e yönelik saldırılar gerçekleştirmiş olan bir başka istihbarat kaynağı ise “İçinde askeri hedef olarak tanımlayabileceğimiz bir şey olmayan çok katlı bir bina asla öylesine vurulmaz” diyor. “Her zaman Hamas’la ilişkili bir şey bulunur. Ama işin aslı, “stratejik hedefler” söz konusu olduğunda, bu ilişki çoğu zaman altı tane uçakla ve birkaç ton ağırlığındaki bombalarla şehrin ortasındaki boş bir binayı tümden yıkmayı meşru kılacak kadar büyük bir askeri değere sahip değildir.”
Gerçekten de, önceki savaşlarda stratejik hedeflerin belirlenmesinde görev alan kaynaklara göre, hedef dosyasında genellikle Hamas ya da diğer militan gruplarla ilişkili olduğu iddia edilen bir unsur bulunsa da, hedefin vurulması öncelikle “sivil topluma zarar verilmesini sağlayan bir araç” olarak işlev görüyor. Kaynaklar, bazıları açıkça bazıları da üstü kapalı olarak, bu saldırıların asıl amacının sivillere zarar vermek olduğunun farkına varmışlar.
Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentinde İsrail hava saldırısında yıkılan evlerin enkazından sağ kurtulan Filistinliler – 20 Kasım 2023 [Fotoğraf: Abed Rahim Khatib/Flash90]
Örneğin Mayıs 2021’de İsrail; El Cezire, AP ve AFP gibi önde gelen uluslararası medya kuruluşlarına ev sahipliği yapan Al-Jalaa Kulesi’ni bombaladığı için ağır bir şekilde eleştirildi. Ordu binanın Hamas’la ilişkili bir askeri hedef olduğunu iddia etmişti; +972 ve Local Call’a konuşan kaynaklar ise binanın aslında bir stratejik hedef olduğunu söylüyor.
Kaynaklardan biri, “Yüksek binaların yıkılmasının Hamas’a gerçekten zarar verdiği algısı var, çünkü bu Gazze Şeridi’nde bir kamuoyu tepkisi yaratıyor ve halkı korkutuyor”, diyor. “Gazze halkına Hamas’ın durumu kontrol edemediği hissini vermek istiyorlar. Bazen binaları, bazen de posta hizmetlerini ve hükümet binalarını yıkıyorlar.”
İsrail ordusunun beş gün içinde 1000’den fazla stratejik hedefe saldırması daha önce görülmemiş bir şey olsa da, stratejik amaçlarla sivil alanlarda kitlesel yıkım yaratma fikri Gazze’deki önceki askeri operasyonlarda formüle edilmiş ve 2006’daki İkinci Lübnan Savaşı’ndan kalma “Dahiya Doktrini” ile geliştirilmişti.
Şu anda Knesset üyesi ve mevcut savaş kabinesinin bir parçası olan eski IDF Genelkurmay Başkanı Gadi Eizenkot tarafından geliştirilen doktrin, Hamas veya Hizbullah gibi gerilla gruplarına karşı savaşırken caydırıcılık sağlamak ve sivil nüfusu bu gruplarla karşı karşıya getirmek amacıyla orantısız ve ezici bir güçle sivil hedeflere ve kamu binalarına saldırmayı ön plana çıkarıyor. Stratejik hedefler kavramı da aynı mantıktan doğmuş gibi görünüyor.
İsrail ordusu Gazze’deki stratejik hedefleri ilk kez 2014 yılındaki Koruyucu Hat Operasyonu’nun sonunda alenen tanımladı. Ordu savaşın son dört gününde dört binayı bombaladı: Gazze Şehri’nde çok katlı üç bina ve Refah’ta yüksek bir bina. Güvenlik birimleri o dönemde saldırıların amacının Gazze’deki Filistinlilere “artık hiçbir şeyin dokunulmaz olmadığını” anlatmak ve Hamas’a ateşkesi kabul etmesi için baskı yapmak olduğunu açıklamıştı. Af Örgütü’nün 2014 yılı sonlarında yayınladığı bir raporda “Topladığımız kanıtlar binaların yıkılmasının büyük ölçüde kasıtlı olarak ve herhangi bir askeri gerekçe olmaksızın gerçekleştirildiğini gösteriyor” denildi.
Associated Press ve El Cezire dahil olmak üzere birçok medya kuruluşunun ve dairenin bulunduğu Al-Jalaa kulesine düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından yükselen dumanlar – Gazze Şehri, 15 Mayıs 2021 [Fotoğraf: Atia Mohammed/Flash90]
Kasım 2018’de başlayan bir başka şiddet tırmanışında ordu bir kez daha stratejik hedeflere saldırdı. İsrail bu kez yüksek binaları, alışveriş merkezlerini ve Hamas’a bağlı El Aksa TV istasyonunun binasını bombaladı. Bir Hava Kuvvetleri subayı o dönemde “stratejik hedeflere saldırmak karşı tarafta çok önemli bir etki yaratıyor” dedi. “Bunu kimseyi öldürmeden yaptık ve binanın ve çevresinin boşaltılmasını sağladık”.
Daha önceki operasyonlar bu hedeflerin vurulmasının sadece Filistinlilerin moralini bozmakla kalmadığını, aynı zamanda İsrail içindeki morali yükseltmeye yaradığını da gösteriyor. Haaretz, 2021’deki Surların Muhafızı Operasyonu sırasında İsrail Ordusu İletişim Ofisi’nin, IDF’nin Gazze’deki operasyonları ve Filistinlilere verdikleri zarar konusunda farkındalığı artırmak için İsrail vatandaşlarına yönelik bir psiko-operasyon yürüttüğünü ortaya çıkardı. Kampanyanın kaynağını gizlemek için sahte sosyal medya hesapları kullanan askerler, ordunun Gazze’deki saldırılarının görüntülerini Twitter, Facebook, Instagram ve TikTok’a yükleyerek ordunun hünerlerini İsrail halkına göstermeyi hedeflemişti.
2021 saldırısı sırasında İsrail, stratejik hedef olarak tanımlanan dokuz hedefi vurdu ve bunların hepsi yüksek binalardı. Bir güvenlik kaynağı +972 ve Local Call’a yaptığı açıklamada “Amaç Hamas üzerinde baskı kurmak ve İsrail kamuoyuna bir zafer görüntüsü verebilmek için yüksek binaları yıkmaktı” diyor.
Ancak kaynak sözlerini şöyle sürdürüyor: “İşe yaramadı. Hamas’ı takip eden biri olarak, sivilleri ve yıkılan binaları ne kadar önemsemediklerini ilk elden duydum. Bazen ordu yüksek bir binada Hamas’la ilgili bir şey buluyordu ama o hedefi daha isabetli silahlarla vurmanın mümkün olduğunu da biliyordu. Sonuç olarak yüksek binaları sırf yüksek bir bina yıkmış olmak için yıkıyorlardı”.
- 5 Aralık 2023’te CNN’de yayınlanan bir habere göre, İsrail Ordu Sözcüsü, bu zamana kadar inkar ettikleri ölüm rakamlarının büyük oranda doğru olduğunu kabul ederken, öldürdüklerini iddia ettiği 5000 Hamas militanının yanında 10.000 sivilin ölmesinin böylesi savaş şartlarında oldukça olumlu bir tablo olduğunu söylüyor. Buna karşın İsviçre merkezli Euro-Med Human Rights Monitor öldürülen militanların sayısının sivil ölümlere oranının bire dokuz olduğunu belirtiyor. [e.n.] ↩︎
- İngilizceye “power targets” olarak çevrilen bu ifadeyi, İsrailli askeri yetkililerin Hamas’ın “stratejik önem taşıyan, güvenlik ve enformasyon merkezleri”ne atıfla kullanmasına binaen “stratejik hedefler” olarak çevirmeyi uygun gördük. [ç.n.] ↩︎
- Physicians for Human Rights Israel ↩︎
- İsrailli sivillerin ölümünde İsrail’in de ciddi sorumluluğu olduğunu gösteren ve sitemizde yayınlanan bir haber için tıklayınız. [e.n.] ↩︎
- Bir ayıbın veya kötülüğün üstünü örtmek için kullanılan bahaneleri ifade eden bir mecaz. Kökenini Rönesans sanatçılarının çıplaklığı örtmek için incir yaprağı resmetmelerinden alır. [ç.n.] ↩︎
Yayın Tarihi: 30 Kasım 2023
Kaynak: +972 Magazine
Çeviri: KARPUZ
Manşet Fotoğrafı: AFP/Getty Images