Skip to main content

Aşağıda çevirisini sunduğumuz metin, 28 Kasım 2023 tarihinde Haaretz tarafından yayınlandı. Son dönemde İsrail, küresel itibarında gözle görülür bir düşüşle karşı karşıya. İsrailli makamlar tüm eleştirileri antisemitizm yaftası vurarak susturmayı deniyor. İsrail vatandaşı Filistinli gazeteci Henin Mecedli1 bu köşe yazısında mevzubahis çabanın sonuç vermeyeceğini öne sürüyor. Gazetenin Arapça editörlüğü görevini de yürüten Mecedli, İsrail gazetesi Haaretz’de yayınlanmasıyla dikkat çeken bu kısa yazısında yalnızca İsrail’e yönelik küresel tepkinin sebeplerini özetlemiyor; ayrıca İsrail’in bugün “liberal dünyaya” verdiği imajın sistematik katliamlar yapan ırkçı ve işgalci bir ülke olduğunu öne sürüyor.

Son haftalarda İsrail ve İsrailliler, uzun zamandır stratejik düşmanları olan İran ile rekabet eden yeni ve ciddi düşmanlara kavuştular. Bu düşmanlar Hamas ya da İslami Cihad değil, daha ziyade sokaklarda, kampüslerde ve Avrupa ve ABD’deki İsrail elçiliklerinin karşısındaki göstericiler. İsraillilerin özellikle nefret ettiği bir sloganları var: “Özgür Filistin” ya da daha uzun versiyonu, “Nehirden denize, Filistin özgür olacak.”

Bunun sadece İsrailli sağcıları çıldırttığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bu slogan, aynı zamanda önde gelen solcuları ve 7 Ekim’de Hamas’ın Gazze sınırındaki topluluklara yönelik saldırılarına kadar insan haklarının yılmaz savunucuları olan birçok kişiyi de kızdırıyor. İsrailliler bu sloganın İsrail Devleti’nin yıkılması için açık bir çağrı, yani katıksız bir antisemitizm örneği olduğunu iddia ediyor.

İsrail’in Filistin yanlısı dalgaya verdiği tepkiler çok çeşitli: internet üzerinden kamu diplomasisi, gazetelerdeki eğlendirici köşe yazıları, hiciv programı “Eretz Nehederet”te yer alan birtakım skeçler ve siyasi karikatürler… İsraillilerin bu fenomene karşı verdikleri reaksiyonda, anlamadıkları bir mücadelenin ön saflarında yer aldıklarını düşünen ve nihayetinde Filistinlilere zarar veren sıkılmış ve ayrıcalıklı Avrupalı ya da Amerikalılarla ilgili espriler yer alıyor.

İsrailliler bu Filistin yanlısı dalgaya katılanların hangi nehir ya da denizden bahsedildiğini bile bilmediklerini ve Hamas’ın Gazze Şeridi’nde kontrolü ele geçirip İsrail’i yok etmeye çalıştığı gibi İslam’ın da yakında kendi ülkelerinin kontrolünü ele geçirip onları yok edeceğini savunuyor. Bu İsrailliler, göstericileri akıllarını başlarına almaya ve İsrail’in bu hikayedeki “iyi adam”, Hamas ve İslam’ın ise “kötü adam” olduğunu anlamaya çağırıyor.

Kasım ayının başlarında New York’taki Columbia Üniversitesi kampüsü önünde Filistin’e destek ve ifade özgürlüğü için düzenlenen bir protestoya katılan öğrenciler [Fotoğraf: Spencer Platt/AFP]

Açıkçası, Filistin yanlısı göstericilerin tutarlı bir ideolojiye sahip olup olmadıklarını, iki devletli çözümü mü yoksa tek devletli çözüm modellerini mi desteklediklerini bilmiyorum. Belki de sadece antisemitisttirler ve ben onların savunucusu olmak niyetinde değilim.

Ancak Judith Butler, Greta Thunberg, Angelina Jolie, Jewish Voice for Peace, uluslararası sol kanat ve Filistin’e desteğini açıklayan herkesle didişmek yerine, İsraillilerin kendilerine işlerin bu noktaya nasıl geldiğini sormaları gerekiyor.

Bunu anlamak için, sosyal medyada hızlı bir tur atmak yeterli olacaktır. İsrailli kamu görevlilerinin Google Translate tarafından çevrilen videolarından da yeterince berbat bir izlenim edinebilirsiniz. Sözgelimi, İsrail’in eski BM Büyükelçisi Danny Danon, Gazze sakinlerinin gönüllü olarak sınır dışı edilmeyi kabul etmelerini öneriyor.

Ekim ayında Londra’da düzenlenen Filistin yanlısı bir protesto sırasında göstericilerin açtığı pankartlar [Fotoğraf: Alberto Pezzali /AP]

Eski adalet bakanı Ayelet Shaked, İsrail’in Gazze’deki Han Yunus şehrini futbol sahasına çevireceği günü iple çekiyor. Miras Bakanı Amichai Eliyahu, Gazze’ye atom bombası atmanın bir seçenek olduğunu düşünürken, Otzma Yehudit Knesset üyesi Limor Son Har-Melech Gazze’nin İsrail tarafından yeniden işgal edilmesi için dua ediyor.

Bir de Gazze’deki İsrail askerlerinin, orada yaşayan insanların gıdaya erişememelerine ve aç kalmalarına güldükleri TikTok videoları var. Bir görüntüde, askerler evleri havaya uçururken kendilerini filme alıyorlar, bir asker de arka planda DJ masasının başında durup patlamaların “zamanlamasını ayarlıyor”. Ama en önemlisi, insanlar sürekli Gazze’de yaşanan ve İsrail kanallarında gösterilmeyen korkunç sahneleri görüyor.

Ve bu sadece geçtiğimiz ay yaşanan olaylardan ibaret değil. Giderek daha fazla yerleşim inşaatı, işgal, Gazze’ye yönelik abluka ve bombardıman, İsrail ordu sözcüsünün yalan söylemesi, İsrail ordu sözcüsünün yine yalan söylemesi vs.

Kasım ayının başlarında New York’taki Columbia Üniversitesi’nde Filistinlileri desteklemek için düzenlenen bir mitingde Filistin bayrağı sallayan bir katılımcı [Fotoğraf: Eduardo Munoz/ Reuters]

Son on beş yılda dünyada işgal, sömürgecilik ve insan hakları üzerine bir tartışma gelişirken, İsrail’de ana akım söylem Filistin halkı diye bir şeyin olup olmadığı konusuna saplanıp kaldı.

Dünyanın dört bir yanındaki gençler militarizme ve ordulara karşı çıkarken, İsrailli akranları sağa kayıyor, gitgide daha ırkçı ve cahil hale geliyor. İsrail’in liberal dünyaya yansıttığı imaj bu: Yıllardır Filistinlileri sistematik olarak öldüren ırkçı, işgalci bir ülke.

“Kar tanesi” protestocularını2 istediğiniz kadar küçümseyebilir ve alaya alabilirsiniz, ancak onlar ortadan kaybolmayacaklar. Çünkü onlar geleceği temsil ediyor. İsrail ise kabul etmek gerekir ki çok uzun zamandır geçmişe takılıp kalmış durumda.

  1. Orijinal yazıdaki kullanımı ile Hanin Majadli [ç.n.] ↩︎
  2. “Kar tanesi”, ilgili kişinin şişirilmiş bir benzersizlik hissine, yersiz bir hak duygusuna sahip olduğunu veya aşırı duygusal, kolay kırılan ve karşıt görüşlerle başa çıkamayan biri olduğunu ima eden aşağılayıcı bir argo terimdir. Bkz. https://en.wikipedia.org/wiki/Snowflake_(slang) [ç.n.] ↩︎

Yazar: Hanin Majadli

Yayın Tarihi: 28 Kasım 2023

Kaynak: Haaretz

Çeviri: KARPUZ

Manşet Fotoğrafı: Benoit Tessier/Reuters