Sosyal adalet pratiği üzerine kurulu feminist, queer ve trans çalışmaları akademisyenleri olarak, Gazze’de sürmekte olan bir soykırım varken ve Filistin’de bir kez daha etnik temizlik yapmak için acımasız bir savaş başlatılmışken sessiz kalmayı kabul etmiyoruz. Tekraren söylüyoruz ki:
- Nerede ve ne zaman uygulanırsa uygulansın sömürgeciliğe ve soykırıma karşıyız.
- Her zaman ve her yerde askeri işgale ve etnik temizliğe karşıyız.
- İstisnasız bir şekilde, sömürgeleştirilmiş halkların özgürleşmesinden ve kendi kaderlerini tayin etmesinden yanayız.
- İstisnasız bir şekilde, sömürgeleştirilmiş halkların, uluslararası hukuk sınırları içerisinde nasıl direneceklerine karar verme hakkına sahip olduğuna inanıyoruz.
- İstisnasız bir şekilde, ayrımcılığa karşı duruyoruz.
- İstisnasız bir şekilde, savaş suçlarına karşı duruyoruz.
- İstisnasız bir şekilde, insan hayatının ırkçı saiklerle ele alınmasını reddediyoruz. İnsanlık hiyerarşilere tabi tutulamaz.
- Irkçı, İslamofobik, antisemitist, cinsiyetçi, kast ve sınıf ayrımına dayalı pratikleri, söylemleri ve şiddete davet eden tutumları istisnasız bir şekilde reddediyoruz.
- Çocukların öldürülmesini, sakat bırakılmasını, kaçırılmasını ve hapsedilmesini istisnasız bir şekilde reddediyoruz. Fiilen bir açık hava hapishanesine dönüştürülmüş olan Gazze Şeridi’nde yaşayanların yarısının çocuk olduğunun farkındayız.
- Soykırımı meşrulaştırmak için kullanılan sömürgeci feminizmi ve pembe aklama[1] çabalarını istisnasız reddediyoruz.
- Toprağın, ağaçların ve su kaynaklarının yok edilmesini örtbas etmek için kullanılan yeşil aklama[2] çabalarını istisnasız reddediyoruz.
- Soykırım çanları çalıyorken sessiz kalmayacağız. Sessizlik suç ortaklığıdır.
Filistinli feminist akademisyenlerin Progressive Except for Palestine (PEP)[3] olarak adlandırdığı şeyin parçası olmayı kabul etmiyoruz. Feminist ve queer çalışmalara kendini adamış herkes için yukarıdaki ifadelerin altına imza atmak karmaşık değil, aksine oldukça anlaşılır bir durum. Üniversitelerimizdeki ve dünyadaki korporatist, sömürgeci, cis-heteronormatif, heteroseksist ve ırkçı yapılara müdahale etmek, akademik çalışma alanlarımızın arkasındaki itici unsur.
Yüksek finansmanlı ve iyi örgütlenmiş yapılar, bu soykırıma karşı sesini yükselten ve harekete geçen akademisyen ve öğrencilerin ifade ve düşünce özgürlüğünü baskı altına alırken sessiz kalmayacağız. Sessiz kalmak, siyah, kahverengi tenli, Filistinli, Arap, Yahudi ya da Müslüman meslektaşlarımızın “bir güvenlik meselesi haline getirilmelerine” ve cezalandırılmalarına katkı sağlamak olur. Kampüslerimizde akademik özgürlüğün kurumsal olarak ihlal edilmesine ve ifade özgürlüğü haklarını kullanan bireylerin soruşturulması, cezalandırılması ya da işten çıkarılmasına yönelik her türlü girişime karşı durmayı taahhüt ediyoruz.
Sömürgecilik ve ırkçılık karşıtı duruşumuzda kararlıyız, çünkü inanıyoruz ki:
Hepimiz özgür olana kadar hiçbirimiz özgür değiliz. Filistin buna istisna değil.
Kuşatmaya Son Verilsin. İşgale Son Verilsin. Filistinlilerin Toprakları Geri Verilsin.
Feminist olduğumuz için söylemeye mecburuz: Filistin’e Özgürlük!
[Bu bildiriyi, Feminist, queer ve trans çalışmaları alanında çalışan 1.200 akademisyen imzaladı. İmzacı listesine bu linkten ulaşabilirsiniz.]
[1] “Pinkwashing”, İsrail’in Filistinlilere uyguladığı işgal ve apartheid politikalarını örtbas etmek için LGBT haklarını istismar eden, İsrail devletinin kullandığı propaganda stratejisi. [ç.n.]
[2] “Greenwashing”, bir devlet veya kuruluşun dikkatleri uyguladıkları zararlı politikalardan başka yöne çekmek için çevreciliği bir kılıf olarak kullanma stratejisi. [ç.n.]
[3] Kendilerini siyasi olarak ilerici, liberal veya solcu olarak tanımlayan ancak Filistin’i desteklemeyen veya İsrail-Filistin meselesi hakkında yorum yapmaktan kaçınan kuruluş ve bireylere atıfla kullanılan bir ifade. [ç.n.]
Yayın Tarihi: 8 Kasım 2023
Kaynak: Jadaliyya
Çeviri: KARPUZ