Skip to main content

Aşağıda çevirisini sunduğumuz metin, 6 Ekim 2024 tarihinde Mondoweiss tarafından yayınlandı. Hamas’ın kıdemli liderlerinden Musa Ebu Merzuk, Mondoweiss’a verdiği özel mülakatta Aksa Tufanı Operasyonu’nun hedefleri ve başarıları, uluslararası Filistin dayanışması ve Gazze’de bir yıl süren İsrail soykırımının ardından sırada ne olduğu konularına ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor. İlginize sunuyoruz.

(Röportajı bazı kısaltmalarla çevirip yayınladık. Orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.)

Mondoweiss Editörlerinin Notu: Musa Ebu Merzuk Filistinli bir siyasetçi ve Hamas’ın kıdemli bir üyesi olup 1992’den 1996’ya kadar Hamas Siyasi Bürosu’nun ilk başkanı, Ocak 1997’den Nisan 2013’e kadar da Hamas Siyasi Bürosu’nun başkan yardımcısı olarak görev yapmış ve sonrasında yerini merhum İsmail Haniye’ye bırakmıştır. Ebu Merzuk onlarca yıldır Filistin siyasetinde ve Hamas hareketi içinde kilit bir figür oldu ve halen grubun siyasi bürosunda merkezi bir rol oynamaya devam ediyor.

Aşağıdaki söyleşi 27 Eylül-3 Ekim 2024 tarihleri arasında e-posta yoluyla gerçekleştirilmiştir. Sorular ve cevaplar, küçük yazım hataları dışında, birebir yazıldığı şekliyle aktarılmıştır.

Mondoweiss Editörleri: Temel bilgilerle başlayalım: Hamas hareketi nedir? (…)

Musa Ebu Merzuk: İslami Direniş Hareketi “Hamas”, amacı Filistin’i özgürleştirmek ve Siyonist projeye karşı koymak olan İslami bir Filistin ulusal kurtuluş hareketidir. Çıkış noktası, hedefleri ve araçları bakımından referans noktası İslam’dır.

(…)

Hamas’ın üst düzey liderlerinden Musa Ebu Merzuk’un, 28 Aralık 2014 tarihinde Gazze’de sivil toplum örgütleri ve Filistinli grupların üyeleriyle bir araya geldiği toplantıdan [Fotoğraf: Muhammed Esed]

Mondoweiss Editörleri: (…) Hamas’ın bugün dünyaya verdiği mesaj nedir?

Musa Ebu Merzuk: (…) Hamas’ın dünyaya vermek istediği mesaj şu: Halkımız için özgürlük istiyoruz. Zorla ve uluslararası kararlarla bizden gasp edilerek alınan, halkımızın sürüldüğü topraklarımızı geri almak istiyoruz. Tek isteğimiz adalet ve özgürlük. Batılı ülkelerin gücünün ve hedeflerinin, başta ABD olmak üzere uluslararası siyaset üzerindeki hakimiyetlerinin ve topraklarımızı işgal eden Siyonist düşmanımıza verdikleri desteğin boyutunun farkındayız. Bu nedenle Filistin Kurtuluş Örgütü tarafından benimsenen, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde bağımsız bir Filistin devleti ve bu devletin başkenti olarak Kudüs’ü ve geri dönüş hakkını içeren ulusal vizyonu kabul etmiş bulunuyoruz. Tüm halkımızla birlikte işgalden kurtulmak ve Filistin devletini kurmak istiyoruz. Bu hakkımızı tasdik etmiş olan dünyayı, bu hedefe ulaşmamıza yardımcı olmaya çağırıyoruz. Hedefimize ancak direnerek ve İsrail’i topraklarımızdan kovarak ulaşabileceğimizi düşünüyoruz.

Mondoweiss Editörleri: Hamas’ın 7 Ekim’de başlattığı “Aksa Tufanı” Operasyonu’nu bize anlatabilir misiniz? Amacı neydi ve sizce Hamas amaçladığı şeyi başardı mı?

Musa Ebu Merzuk: Aksa Tufanı Operasyonu, Kassam Tugayları’ndan yaklaşık 1200 seçkin asker tarafından yürütülen tamamen askeri bir operasyondu. Amacı, 2007’den beri Gazze Şeridi’nin çevresine konuşlanarak sıkı bir kuşatma uygulayan Gazze Tümeni ile savaşmaktı. Hamas; Batı Şeria, yurtdışı ve “Direniş Ekseni”ne dahil olan ülkelerdeki direnişçilere şu birkaç hedef doğrultusunda mücadelesine katılım çağrısında bulundu:

  1. Başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması.
  2.  Kudüs’ü ve kutsal mekanlarımızı Yahudileştirilmekten veya yok edilmekten korumak.
  3. Mahkumlarımızın İsrail işgal hapishanelerinden kurtarılması.
  4. Gazze üzerindeki kuşatmayı kırmak.
  5. Halkımızın özgürce ve onurlu bir şekilde yaşamasını temin etmek; liderlerini ve kaderlerini seçebilecekleri seçimler yoluyla kendi geleceklerini belirlemelerini sağlamak.

Ancak Hamas yönetiminin öngörmediği bir şey vardı ki o da tanklar, zırhlı araçlar, uçaklar, elektronik cihazlar ve casusluk yetenekleri de dahil olmak üzere en gelişmiş silahlara sahip olmasına rağmen İsrail Ordusu’nun Gazze Tümeni’nin birkaç saat içinde çökmesiydi. Bizim sadece mütevazı hafif silahlarımız ve külüstür araçlarımız olmasına rağmen birkaç saat içinde yenildiler. Ama tabii bizim güçlü savaşçılarımız, eğitimimiz, yüksek moralimiz, haklı bir davamız, ihlal edilen haklarımız, özlenen özgürlüğümüz ve baskıyı geri püskürtmeye dair arzumuz vardı. Bu durum beklemediğimiz bir kaosa yol açtı; yerleşim yerlerine girdik ve daha da ilerleyerek Sderot’a, Rahat’a, yani Gazze Şeridi’nin 40 kilometre uzağına kadar ulaştık. Bu kaos hali, sizin de gördüğünüz gibi birçok kişi ve grubun Gazze sınırını geçmesine ve hem sivilleri hem de askeri personeli esir almasına neden oldu. Hatta bazıları İsrailli yerleşim yerlerinden eşya taşımaya başladı. Gerçekte tüm bu kaos, Hamas’ın beklemediği bir şekilde Gazze Tümeni’nin hızla çökmesinin bir sonucuydu.

Ulaşılan hedeflere gelince, bunlar beklediğimizden çok daha fazla oldu. Bunlardan bazıları şunlar:

  1. Filistin davası yeniden gündemin ön sıralarına yükseldi. Tüm dünya, davamızın haklılığının ve bağımsız bir devlet, özgürlük ve istikbalimize dair haklı taleplerimizin farkına vardı.
  2. Tüm dünya İsrail’in gerçek doğasını, yani barbarlığını ve Filistin halkını yok etme hedefini ve saldırgan emellerini fark etti. Bu durum Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararlarına ve İsrail’e karşı dünya çapında kınamalara zemin hazırladı.

Filistinliler 7 Ekim 2023’te Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus’tan İsrail sınırını geçtikten sonra bir İsrail tankını ele geçirirken [Fotoğraf: Stringer/APA Images]

Mondoweiss Editörleri: (…) 7 Ekim’de, olaylar henüz gelişirken, İsrail’in vereceği tepkinin niteliğine ilişkin ilk tahmininiz neydi? O günkü öngörüleriniz sonraki aylarda yaşananlardan farklı mıydı?

Musa Ebu Merzuk: 7 Ekim operasyonu İsrail’in bölgesel hakimiyet projesini sadece birkaç yüz Kassam savaşçısı ile darmadağın ettikten sonra sona erdi. İsrail artık bölgeyi ve Körfez’i İran’a karşı koruduğunu iddia edemez; dolayısıyla bölgeye entegre olma çabaları bu operasyon sonucunda başarısızlığa uğradı.  

Hamas tarafından belirlenen hedeflere gelince, bunlar sahada pekişmiş oldu ve şimdi ulusal projemiz gerçekleşmeye daha yakınken, Siyonist proje ise güç dengelerine ve Amerika’nın İsrail’e verdiği desteğe rağmen gerçekleşmekten daha uzak. Evet, siyasi liderliğin katılımı olmadan Kassam Tugayları tarafından planlanan ve yürütülen Aksa Tufanı Operasyonu İsrail’i şaşırttı. Daha önce de belirttiğim gibi, asıl sürpriz Gazze Tümeni’nin kırılganlığı ve İsrail Ordusu’nun tümenin zayıflığı ve hızlı çöküşü karşısında yetersiz kalması ve ardından İsraillileri dehşete düşüren ve varoluşsal korkuları tetikleyen bir kaosun yaşanmasıydı. Bu da İsrail’in her türlü ölçüyü aşan, Filistin halkını yok etmeye ve tarihi Filistin sınırlarının ötesine, Sina’ya ya da başka bir yere sürmeye çalışan irrasyonel bir tepki vermesine yol açtı.

O günkü tahminlerimin sonraki aylarda olanlardan farklı olup olmadığına gelince, gerçek şu ki, siyonizmin geçmişini ve fanatik Yahudilerin zihniyetini bildiğim için İsrail’in böyle bir tepki vermesini bekliyordum. Eski Ahit’i birkaç kez okudum ve siyonist hareketin tarihini inceledim. Ancak ABD’nin bu kadar acımasız olabileceğini ve İsrail’e böylesi ölümcül silahlar tedarik etmeye devam etmesini ve İsraillileri tüm uluslararası platformlarda bu şekilde korumasını beklemiyordum. Amerikan toplumunu iyi tanıyor olsam da politikacılar tamamen başka bir olgu.

(…)

Mondoweiss Editörleri: Peki soykırımdan sonra direnişin geleceği ne olacak? Gazze yerle bir edildi ve pek çok kişi Gazze’nin direnişteki rolünün önümüzdeki yıllarda büyük ölçüde azalacağını düşünüyor. Filistin Yönetimi işgalin taşeronu olarak hizmet vermeye devam ederken, Batı Şeria, kuzeydeki silahlı direniş gruplarına karşı acımasız bir askeri harekatın yanı sıra yerleşimlerin yaygınlaşmasına tanık oluyor.  Tüm bu koşullar ortadayken Filistinlilerin kurtuluş mücadelelerini sürdürme potansiyeli nedir?

Musa Ebu Merzuk: Anlattıklarınız doğru ama yüz yıl öncesine bakın. Ulusal hareketin ve direnişin gerilediği her tarihten sonra halk, siyonist harekete karşı koymak için yeni oluşumlar meydana getirdi. 1927 direnişinden sonra 1936 direnişi geldi. Otuz altı yıl sonra 1947 savaşı, ardından fedai operasyonları, ardından Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ve Filistin Kurtuluş Ordusu geldi. 1984’ten ve FKÖ’nün Lübnan’dan çıkarılmasından sonra 1987’de Birinci İntifada başladı, ardından 2000’de ikincisi gerçekleşti. Sonra 2008, 2012, 2014 ve 2021’deki savaşlar oldu. Filistin halkı, dinini ve vatanını savunmak için kendi çocuklarını feda ediyor olsa dahi bedel ödemekten kaçınmıyor.

(…)

Mondoweiss Editörleri: Temmuz ayında, soykırımın ortasında, Hamas ve Fetih Pekin’de bir birlik anlaşması imzaladı. Siz de tören için oradaydınız ve konuşmanızda “Ulusal birliğe bağlıyız” dediniz. Anlaşma imzalandığında pek çok Filistinli, son yirmi yılda sonuçta hiçbir yere varmayan diğer uzlaşma görüşmeleri ve anlaşmalarına gösterdikleri tepkiyi gösterdi: şüphe ve endişe. Pek çok kişi bunu büyük ölçüde sembolik bir adım olarak görüyor.

Pekin’deki anlaşmanın yanı sıra, Hamas, Fetih ve diğer Filistinli siyasi partiler arasında ulusal birliği sağlamak ve Filistinliler için ileriye dönük bir yol çizmek amacıyla neler yapılıyor? Ve yaşanan bu soykırımın ortasında uzlaşmanın nasıl bir stratejik rol oynayacağını düşünüyorsunuz?

Musa Ebu Merzuk: Filistin halkı bir imha süreciyle karşı karşıya ve Gazze’de yaşayan her canlı İsrail ordusunun hedefi. İsrail Ordusu, eğitim kurumları, sağlık sistemi ve daha fazlası dahil olmak üzere tüm yaşam belirtilerini yok ediyor. Batı Şeria’da Filistinlilerin toprakları çalınıyor ve [yasa dışı] yerleşimler kötü huylu bir kanser gibi yayılıyor. İşgal güçleri, 1948 topraklarındaki [İsrail’in içindeki] halkımızı yerinden etmeyi amaçlayarak üzerlerindeki baskıları arttırıyor. Bu nedenle, birliğin zafer için bir ön koşul olduğunu ve bunun yokluğunun Filistin bünyesinde bir zayıflık yarattığını düşünüyoruz. Dolayısıyla bölünmüşlüğü ortadan kaldırmak için yıllardır çalışıyoruz. Stratejimiz birlik üzerine kurulu ve bugüne kadar çeşitli anlaşmalara vararak tavizler verdik. Ancak iki güç sürekli olarak birleşmeye engel oldu ve bunun bugüne kadar başarısızlıkla sonuçlanmasına yol açtı: ABD yönetimi ve işgalci İsrail.

Pekin, Filistin halkına yardım etme konusunda istekli davrandı ve biz de Pekin Deklarasyonu’nu imzaladık. Bunu uygulamak için Filistinli gruplarla birlikte çalışıyoruz, ancak ABD yönetimi ve işgalci İsrail bunun uygulanmasını engelliyor ve Fetih ile Filistin Yönetimi’ni tehdit ediyor.

İnsanlar 21 Nisan 2024 tarihinde Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus’ta yıkılmış binaların önünden geçerken [Fotoğraf: Omar Ashtawy/APA Images]

Mondoweiss Editörleri: Filistin’le uluslararası dayanışma hareketinin hedefi ne olmalı sizce? Gazze’nin büyük bir kısmının yok edildiği göz önünde bulundurulduğunda ateşkes çağrıları hala anlamlı mı, yoksa dayanışma hareketinin talepleri değişmeli mi?

Musa Ebu Merzuk: Tüm baskılara rağmen savaş suçlularına karşı çıkmalarından ve insanlıklarından ötürü Filistin’le uluslararası dayanışma hareketine takdirlerimizi sunuyoruz. Hatta öyle bir noktaya gelindi ki Amerikalı pilot Aaron Bushnell İsrail’in soykırımını ve Biden yönetiminin savaş konusundaki tutumunu protesto etmek için kendini yaktı. Halkımızla birlikte kendisine, ailesine ve davamızla dayanışma içinde olan tüm özgür bireylere derin minnettarlık duyduğumuzu belirtmek istiyorum.

Soykırımı durdurmak temel bir hedef ve bu yöndeki çabalar devam etmeli. İşgalci İsrail ordusu tek bir gün bile ara vermeden her gün katliamlar gerçekleştiriyor, bu nedenle mevcut öncelik budur. Ayrıca, yüz binlerce kişi evsiz, kış yaklaşıyor ve temiz su, elektrik ya da normal yaşamın herhangi bir göstergesi Gazze’de mevcut değil. Bu nedenle, Gazze halkı için gerekli malzemelerin girişine izin verecek şekilde kuşatmanın kırılması hayati önem taşıyor. Ayrıca, Orta Doğu’yu ve dünyayı gezegendeki her insana zarar verecek bir üçüncü dünya savaşına doğru iten İsrailli savaş suçlularının adaletten kaçmamaları için peşlerine düşülmeli. Onları durdurmak hepimizin faydasına olacaktır.

Mondoweiss Editörleri: İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu bu hafta BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Hamas’ı teslim olmaya çağırdı ve İsrail “tam zafer” elde edene kadar Gazze’ye yönelik soykırımı sürdürme taahhüdü verdi. Sizin buna cevabınız nedir?

Musa Ebu Merzuk: Netanyahu Hamas’ın teslim olmasını istiyor ama biz halkımızı savunan bir direniş hareketiyiz ve teslim olmayacağız. Direnişimizi sürdüreceğiz. Hamas’ın teslim olduğunu varsaysak bile düşman soykırıma yapmaya devam edecektir çünkü onun sorunu Filistin halkıyla, Hamas ile değil. Hamas’ın etkin olmadığı ama buna rağmen yüzlerce kişinin öldürüldüğü Kudüs ve Batı Şeria’da yaptıklarına bir bakın.

Anlaşmaya gelince, biz anlaşmayı kabul ettik ama Netanyahu anlaşmayı sabote etmeye devam ediyor. Arabulucular Hamas’ın pozisyonunun ciddi olduğunu ve sorunun işgalci İsrail’de olduğunu gördüler.

Mondoweiss Editörleri: Hamas’ın önümüzdeki birkaç yıl için Gazze’deki hedefleri nelerdir? Bir ateşkes anlaşmasına varılması ya da bir anlaşmaya varılamaması durumunda Hamas’ın Gazze’deki “Ertesi Gün” planı nedir?

Musa Ebu Merzuk: Hamas Filistin halkının ayrılmaz bir parçası. Son serbest seçimlerde büyük bir farkla seçimi kazanmıştık. Filistin halkının özgürlüğüne kavuşması, işgal altında bulunan topraklarına geri dönmesi ve İsrail işgalinin tamamen sona erdirilmesi hedeflerini gerçekleştirmekte kararlıyız. Bu hedefler, başarı sağlanana kadar Hamas’ın asli hedefleri olmaya devam edecek.

Savaş sonrasında Hamas, tüm Filistinli siyasi bileşenlerle birlikte, öncelikli amacı halka yardım sağlamak, savaşın etkilerini gidermek ve harap olmuş bölgeyi belirli bir süre için yeniden inşa etmek olan, fraksiyonel olmayan teknokratik bir ulusal birlik hükümeti kurmak için çaba gösterecek. Ardından bu yönetim Filistin’i seçimleri hazırlayacaktır ve herkes bu seçimlerin sonuçlarına saygı göstermelidir.

Bu arada biz de savaşın etkilerini gidermek için gayretle çalışacağız. Halkımızın yaşadığı diğer trajedilere ilaveten on binlerce yetim, uzuvlarını kaybetmiş binlerce kişi ve evsiz ya da barınaksız kalmış yüz binlerce insan var. Kuşkusuz bu insani felaketin üstesinden gelinmesinde tüm dünyaya önemli bir rol düşüyor. Bizler, 1948’den bu yana toprakları saldırı altında olan ve hiçbir suçu olmayan insanlarız; başkalarının bizim topraklarımıza gözünü dikmesi sebebiyle.

Mondoweiss Editörleri: ABD, İsrail’in Hamas’ı yok etme hedefini açıkça destekledi ve Hamas’ın bir terör örgütü olduğu yönündeki tutumunu sürdürüyor. Hamas’ın ileride siyasi bir aktör ve Filistin halkının liderliğinin bir parçası olarak kabul görebileceğine dair bir ihtimal görüyor musunuz? Ve geçtiğimiz yıl yaşananlar bu ihtimali ne ölçüde etkiledi?

Musa Ebu Merzuk: Hamas varlığını sürdürüyor ve işgalci İsrail ordusu hareketi ortadan kaldırmayı başaramadı. Ancak Hamas’ı ortadan kaldırma hedefini, sivilleri öldürmek ve Gazze’yi yok etmek için kullandı. ABD yönetimini halkımıza karşı yürütülen savaşta kritik bir işbirlikçi olarak görüyoruz. Biden savaş konseyini bizzat yönetti ve Blinken Netanyahu için siyasi bir koruma kalkanı oluşturarak Gazze halkına gıda ve su ulaşmasını engellemeye dahi çalıştı. Ayrıca çocukların, kadınların ve yaşlıların başlarına düşen bombalar Amerikan yapımı.

Bizim için önemli olan Filistin halkının rızasıdır. Meşruiyetimizi ABD yönetiminden ya da dışarıdan değil Filistin halkından alıyoruz. Halkımızın bağımsızlığını, özgürlüğünü ve onurunu savunuyoruz, bu yüzden kimseye minnet etmiyoruz.

Mondoweiss Editörleri: Biz konuşurken İsrail’in Lübnan’a yönelik bombardımanı devam ediyor ve ölü sayısı giderek artıyor. Hizbullah ve Lübnan için tehdit oluşturmasına rağmen, “destek cephesi” soykırım sona erene kadar İsrail ile mücadelesini sürdürmeye kararlı olduğunu belirtti. Bu arada Yemen’deki Ensarullah gibi diğer gruplar da ellerindeki kısıtlı askeri araçları ve kendi olanaklarını kullanarak İsrail’e katliamı durdurması için baskı yapıyorlar.

Sizce Hizbullah ve daha geniş anlamda “Direniş Ekseni” Filistinlileri desteklemek için elinden gelen her şeyi yaptı mı? Yoksa daha erken bir dönemde soykırıma karşı daha fazlasını yapabilirler miydi?

Musa Ebu Merzuk: Ataları İkinci Dünya Savaşı’nda Avrupalılar, özellikle de Almanlar tarafından soykırıma maruz bırakılan bir topluluk tarafından soykırıma uğradık ve uğramaya devam ediyoruz. Bu son derece ironiktir çünkü onlara zarar verenler biz değiliz. Kendisi soykırım kurbanı olanlar soykırıma karşı durmalı, bunu güçsüz bir halka yapmamalı.

Bu savaşta, hangi düzeyde olursa olsun yanımızda duran herkese teşekkür ediyoruz. Destek cepheleri işgale karşı koyma ve Filistin halkını savunma konusunda kahramanca bir duruş sergiledi. Bugün Lübnan da insani ve ahlaki duruşu nedeniyle saldırı altında.

Tartışma, destek cephelerinin daha fazlasını yapıp yapamayacağı üzerine değil, halkımızın soykırımına seyirci kalan, sesini çıkarmayan ya da iştirak edenler üzerine olmalıdır. İsrail’in kötülüğünün eninde sonunda hepsine ulaşacağını fark ederek insanlıklarını ve değerlerini gözden geçirmesi gerekenler onlardır.

Mondoweiss Editörleri: Pek çok kişi, Aksa Tufanı Operasyonu’ndan haberdar olmadıklarını söyleyen İran ve “Direniş Ekseni”nin 7 Ekim saldırısının zamanlamasından memnun olmadıklarını, çünkü “Eksen”in bu savaşa girmeye hazır olmadığına dair düşünceler öne sürüyor. Hizbullah’ın “destek cephesi”nin nispeten itidalli davrandığı göz önüne alındığında, Hasan Nasrallah’ın Lübnan’a daha büyük bir yıkım davet etmek istemediği de anlaşılıyor.

Hamas neden operasyonu bu vakitte yapmayı tercih etti? Aksa Tufanı Operasyonu “Direniş Ekseni”ni Filistin davasına daha fazla angaje etmeye zorlamanın bir yolu muydu?

Musa Ebu Merzuk: Aksa Tufanı Operasyonu Filistin davasıyla bağlantılıdır ve Filistin direnişinin bağımsız olarak aldığı kararla gerçekleşmiştir. İşgalci İsrail’den başka hiç kimseye yönelik değildir.

Gözlerimizin önünde aşırılık yanlısı İsrail hükümetinin “çatışma”yı tamamen bitirme politikasını benimsediğine şahit olduk. Yerleşimlerin hızla yayılması, İsrail’in Kudüs’teki statükoyu değiştirmesi ve Mescid-i Aksa ile şehirdeki Hristiyanlara ve Müslümanlara ait kutsal mekanları kontrol etmek istemesi nedeniyle Filistin davasının tasfiye edilmesinden endişe ettik. Gazze’ye yönelik sıkı kuşatma 17 yılı aşkın süredir devam ediyor ve düşman hapishanelerinde bazıları 40 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan binlerce mahkum var. “Normalleşme” bölgedeki kilit ülkelere ulaşmaya başlamıştı, bu nedenle Gazze’ye kuşatma uygulayan ordunun askeri tugayını hedef alarak bu realiteyi değiştirmek için harekete geçtik.

Mondoweiss Editörleri: Geçtiğimiz yıl bize Filistin’in ve daha geniş anlamda bölgenin geleceği hakkında neler söyleyebilir? Şimdi nereye gidiyoruz? Gazze bugünden sonra nereye gidiyor?

Musa Ebu Merzuk: Önemli bir tarihi aşamadayız ve bugün tarih yazılıyor. 7 Ekim öncesi ile 7 Ekim sonrası birbirinden tamamen farklı olacak. Bu sancılı bir doğum ve köklü bir değişim süreci. Ayrıca bu dönüşüm Filistin’le sınırlı kalmayacak, bölgeye ve hatta küresel sisteme yayılacak.

Dolayısıyla mevcut an, her birey ve grup için bu dönüşümde bir yer edinme ve tarih tarafından doğru safta, ezilen halkların yanında yer alarak hatırlanma fırsatı sunmaktadır.

Mondoweiss Editörleri: Uluslararası topluma ve dünyanın dört bir yanında Filistin’in özgürlüğünü destekleyenlere bir mesajınız var mı?

Musa Ebu Merzuk: Uluslararası topluma mesajım şudur: Aksa Tufanı Operasyonu’nun arkasındaki saiklerden biri de uluslararası toplumun işgalin Filistin davasını tasfiye etmesini engelleyememesidir. Uluslararası toplumun bir yıl boyunca yok edilişimizi izlemesi ve bunu önlemek için etkili hiçbir şey yapmaması pozisyonumuzu doğrulamıştır. Bir yıllık soykırımın ardından Netanyahu’nun hala BM’de konuştuğunu görüyoruz. Bu nedenle diyoruz ki Netanyahu’ya karşı sessizliğiniz aranızda onun gibi başkalarını yaratacak ve bu gerçekleştiğinde zulüm herkese dokunmuş olacak. Bizim olduğu kadar sizin de çıkarınıza olan insani ve etik bir duruş sergilemeniz için hala zaman var.

Filistin’in özgürleşmesini destekleyen hür insanlara sesleniyorum: Filistin halkı yaptıklarınızı görüyor. İşgale karşı gerçek bir tehdit oluşturduğunuzu görüyoruz. Mücadelenize devam edin, işgali ifşa etmeye, suçlarını açığa çıkarmaya, ona ve destekçilerine baskı yapmaya devam edin. Onları gittikleri her yerde dışlayın ve hükümetleriniz ile İsrail hükümeti arasındaki bağların koparılması için çalışın. Eylemlerinizin daha etkili olmasını sağlamalısınız çünkü Filistinli çocukların sizin eylemlerinize ihtiyacı var. 

Yayın Tarihi: 6 Ekim 2024

Kaynak: Mondoweiss

Çeviri: KARPUZ

Manşet Fotoğrafı: Reuters

Leave a Reply