Skip to main content

Aşağıda çevirisini sunduğumuz metin, 13 Ocak 2024 tarihinde Middle East Monitor tarafından yayınlandı. Gazze’deki soykırım yüzüncü gününe yaklaşırken her dinden, her renkten, her yaştan yüz binlerce insan tekrar Londra sokaklarını doldurdu. Filistin konusunda ilkeli ve kararlı bir duruş sergileyen İngiliz siyasetçi Jeremy Corbyn Londra’daki yürüyüşle ilgili şöyle diyordu: “Yürümeye devam ediyoruz çünkü insanlar ölmeye devam ediyor. Bugün aklımızda 2004 yılında Filistinli çocukları kurtarmaya çalışırken IDF tarafından vurularak öldürülen Tom Hurndall var. 20 yıl sonra bugün hala soruyoruz: Filistinlilere yönelik katliamlar ne zaman sona erecek?” Yemen’den İngiltere’ye, Güney Afrika’dan ABD’ye, Venezuela’dan Namibya’ya dünyanın dört bir yanındaki vicdanlı insanlar on yıllardır Filistinlilerin haklı davasına destek veriyor. İngiltere’den kalkıp önce Irak ve Ürdün’e, sonra da Gazze’ye binlerce kilometre ötedeki insanların hayatına şahit olmaya ve davasına destek vermeye giden bir üniversite öğrencisinin, katledildiğinde daha 22 yaşında olan Tom’un hikayesini ilginize sunuyoruz.

13 Ocak 2004’te, yani 20 yıl önce bugün, fotoğrafçılık okuyan İngiliz öğrenci Tom Hurndall, Gazze Şeridi’nde Uluslararası Dayanışma Hareketi (ISM) gönüllüsü olarak çalışırken İsrailli bir keskin nişancı tarafından başından vurulduktan sonra bir daha kendine gelemeyerek Londra’daki bir hastanede hayatını kaybetti.

Tom Hurndall kimdi?

27 Kasım 1981’de Londra’da doğan Tom Hurndall, Manchester Metropolitan Üniversitesi’nde fotoğrafçılık öğrencisi, ISM gönüllüsü ve Filistin topraklarındaki İsrail işgaline karşı faaliyet gösteren bir aktivistti. Fotoğrafları ve günlüğüne yazdığı notlar, Irak’ta, Ürdün’deki bir mülteci kampında ve Gazze Şeridi’nde yöre halkından insanlarla birlikte kalırken tanık olduğu ve yaşadığı çoğu zaman üzücü, zaman zaman da ilham verici anları aktarıyordu.

Tom, 2003 yılının başlarında Irak işgaline karşı yürütülen savaş karşıtı harekete katıldı ve Ürdün’e geçmeden önce Iraklı mültecilere yönelik tıbbi yardım çalışmalarına katkıda bulunmak üzere Irak’a yerleşti. Bu sırada işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde İsrail ordusuna karşı şiddet içermeyen protestolar örgütleyen ISM’yi keşfetti.

Tom Hurndall (1981-2004)

Ne oldu?

6 Nisan 2003’te Tom, Filistinlilerin içinde bulunduğu zorlu yaşam koşullarını belgelemek umuduyla Gazze Şeridi’ndeki Refah kentine taşındı. Filistin’e vardıktan sonra İsrail Savunma Kuvvetleri ve Filistinlilere dair görüntüleri ailesine e-posta ile göndermeye başlamasıyla birlikte yaşadığı büyük değişim günlüklerine de yansımıştı. “Kimse artık görülmesi gerekenleri görmediğimi söyleyemez” yazmıştı Tom günlüğüne.

Hatta 16 Mart 2003’te Filistinlilere ait bir evin yıkılmasını engellemeye çalışırken bir İsrail zırhlı buldozeri tarafından ezilerek öldürülen 23 yaşındaki Rachel Corrie’nin ölümüne de değinmişti. “Acaba ne kadar insan, kaç kişi bundan haberdar oldu ve [Corrie’nin ölümünü] ölümlerden bir ölüm, yalnızca başka bir sayı olarak gördü…”

11 Nisan’da Hurndall, diğer ISM aktivistleriyle birlikte IDF’nin tank devriyelerini engellemek için Refah’taki bir caddeye barış çadırı kurmayı planlamıştı. Tam o sırada İsrailli keskin nişancılar ateş etmeye başladı. Siper almaya çalışırken, genç adam ateş hattındaki bir grup çocuğu fark etti. Bazıları saklanmak için kaçtıysa da çocuklardan üçü korkudan donup kalmıştı. [Görgü tanıklarının aktardığına göre] Tom çocukların bulunduğu yere koştu, birini kucağına aldı ve onu güvenli bir yere taşıdı. İkinci çocuğu almaya gittiğinde, bir IDF askeri olan Taysir Al-Hayb tarafından başından vuruldu.

Filistin’e taşınmasının üzerinden daha bir hafta geçmemişken yerde kanlar içinde yatıyordu Tom. Vurulduğunda silahsızdı, üzerinde kendisinin uluslararası bir gönüllü olduğunu gösteren parlak turuncu bir yelek vardı (tıpkı Rachel Corrie öldürüldüğünde üzerinde olduğu gibi) ve İsrail’e ait keskin nişancı kuleleri tarafından açıkça görülebiliyordu. Diğer ISM aktivistlerine göre, “Filistinliler tarafından ateş açılmamıştı ve herhangi bir [silahlı] çatışma yoktu.”

Vurulmasından yaklaşık iki dakika sonra bir ambulansın çok hızlı bir şekilde Tom’un bulunduğu yere geldiği bildirildi. Ancak sonrasında ambulans İsrailliler tarafından iki saate yakın bekletilmişti.

Tom vurulduktan sonra yaralı halde taşınırken – 11 Nisan 2003 [Fotoğraf: Garth Stead]

Sonrasında ne oldu?

Tom Refah’taki bir hastaneye götürüldü ve burada klinik olarak ölü olduğu açıklandı. IDF tarafından Beerşeba’daki bir hastaneye nakledildi, solunum cihazına bağlandı ve ameliyat edildi. Oradan da altı hafta sonra uçakla Londra’daki bir hastaneye nakledildi. Beynindeki hasarın geri dönüşü yoktu ve dokuz ay bitkisel hayatta kaldıktan sonra 13 Ocak 2004’te hayata gözlerini yumdu. Öldüğünde henüz 22 yaşındaydı.

Bu arada, IDF’nin başlangıçta yürüttüğü “rutin iç soruşturma” sonucunda Tom’un “çapraz ateşte kalarak yanlışlıkla vurulduğu” iddia edilmiş ve ISM grubunun “canlı kalkan” olarak faaliyet gösterdiği ima edilmişti. Ancak bu açıklama görgü tanıkları tarafından yalanlandı ve Tom’un çapraz ateş altında değil, Filistinli çocukları korumaya çalışırken bir tüfek mermisiyle vurulduğu ısrarla vurgulandı.

Tom’un ailesi İsrail ve İngiliz hükümetlerine baskı uygulayarak dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw’un Ekim 2003’te ek bir soruşturma emri vermesini sağladı.

Sonuç olarak, 2005 yılında, [İsrail ordusunda] keskin nişancı olarak görev yapan Taysir Al-Hayb bir İsrail mahkemesi tarafından ölüme sebebiyet vermekten suçlu bulundu ve sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldı. Altı buçuk sene sonra “artık herhangi bir tehlike arz etmediği”ne dair bir açıklamayla serbest bırakıldı. Al-Hayb yargılanması sırasında, söz konusu dönemde silahsız sivilleri vurmaya yönelik bir politikanın yürürlükte olduğunu iddia etti.

Tom Hurndall’ın vurulduğu gün yanında bulunan insan hakları aktivisti Raphael Cohen, “Tom’un vurulduğu sokakta, birkaç gün önce iki çocuk daha vurulmuştu” dedi. “Bu nedenle Tom ve grubun geri kalanı, çocukların evlerinin dışında oynarken vurulmasını protesto etmek için o noktaya gitti. O çocukların vurulmasına ilişkin hiçbir soruşturma yapılmadı.” Gerçekten de Filistinlilerin İsrail askerleri, polisi ve yasadışı yerleşimciler tarafından öldürülmesi pek nadiren mahkumiyetle sonuçlanıyor.

Filistinli bir kız çocuğu, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah mülteci kampında İngiliz barış aktivisti Thomas Hurndall’ın anısına asılan bir posteri öperken – 16 Ocak 2004 [Fotoğraf: Abid Katib/Getty Images]

Telegraph gazetesine göre, Tom’un kız kardeşi Sophie, ailesinin Al-Hayb’ın serbest bırakılması konusunda İsrailli yetkililer tarafından bilgilendirilmediğini söylemişti. Bunun yerine haber İngiliz Dışişleri Bakanlığı tarafından iletildi.

“Yeniden toparlanmak ya da neler olup bittiğini anlamak için zamanımız olmadı. Haberi sindirecek zamanımız bile olmadı ve hepimiz kızgınız ve şok olmuş durumdayız” demiş ve uzun zamandır böyle bir şey olmasından korktuklarını sözlerine eklemişti: “Başından beri örtbaslar, yalanlar ve bütünüyle bir hesap vermezlik tavrı ile uğraşmak zorunda kaldık ve bu karar da bununla aynı doğrultuda. Semptomatik bir durum.”

Ailesinin Hayb’ın yaptığından çok IDF’nin ve İsrailli yetkililerin Filistinli sivillere zarar verme konusundaki umursamaz tavrına kızgın olduğunu söylemişti: “Dürüst olmak gerekirse, bu mesele sistemle ilgili. Kişinin kendisiyle değil. Tom’u vuran adam onunla aynı yaştaydı. Bu kişi hem kurban hem de katil. Askerleri [Filistinli] sivilleri hedef almaları için bilinçli olarak teşvik eden bir sistemin parçası.”

Sophie, [kardeşini öldüren] askerin erken salıverilmesinin İsrail askerlerine cezasızlık mesajı verdiğini de sözlerine eklemişti: “Pek çok masum insan dehşet verici şekillerde öldürüldü. Kimseyi umursuyor gibi görünmüyorlar.”

Tom’un kız kardeşi kendi hükümetine ve İşçi Partili Başbakan Tony Blair’e duyduğu öfkeyi ve hayal kırıklığını da dile getirmişti: “Bu gerçekten çok üzücü. Kardeşim öldürüldüğünden beri başıma gelen şeylerden biri de insanlığa olan inancımı kaybetmiş olmam. İnsanların böyle şeyler yapabilmesine ve kendi hükümetimin de buna sessiz kalabilmesine inanamıyorum.”

Tom’un ailesi, özellikle de annesi Jocelyn ve kız kardeşi Sophie, yakın arkadaşlarıyla birlikte Filistin dayanışma hareketinde aktif olmaya devam ediyor. Tom’un Filistin davasına yaptığı katkılar bugüne kadar çeşitli konferanslarla ve aynı zamanda bir film ve bir kitapla taçlandırıldı.

Yayın Tarihi: 13 Ocak 2024

Kaynak: Middle East Monitor

Çeviri: KARPUZ

Manşet Fotoğrafı: Jocelyn Hurndall/Twitter

Leave a Reply